23 Ocak 2011 Pazar

büyüdük.

Küçücüktüm ufacıktım, yazlıkta en küçük çocuktum, oyunlara alınmazdım, yalnızdım. Sonra karşımızdaki eve bir aile taşındı, küçük kızları benden sadece bir yaş küçüktü. Mucize gibi, resmen arkadaş gelmişti bana.

Hayatımda hiç kimseyle onunla ettiğim kadar kavga etmedim, küsmedim. Ama kimseyle de o kadar çok şey paylaşmadım, kimseyle o kadar yakın arkadaş olmadım.

En yakın arkadaşımla sevgilisi yüzük takmışlar, bugün öğrendim. Perşembe buluşup daha ayrıntılı konuşacağız.

Büyüdük galiba...

Artık evlerin arkalarında koşuşturan, başı sürekli belaya giren afacanlar değiliz.

Büyüdük.

Evlilik, stajlar, mezuniyetler, gelecek kaygısı artık konuşmalarımızın ana konuları, hoşlandığımız kişiler değil.

Büyüdük, hem de beraber büyüdük. Beraber ağladık, birbirimizin omzunda. Beraber aşk acısı çektik.

Arkadaşlık garip şey.

Yine beraber, hayatın yeni bir dönemini açıyoruz.

Beraber.

2 Ocak 2011 Pazar

acı söyledi dost.

Geçen gün bana gelip doğumgününde neler olduğunu hatırlamadığını ve bana sormaya utandığını söylemişti. Hayır, anlamıyorum cidden, en yakın arkadaşım olarak kabul ettiğim bir insan neden benden bu kadar çekinir? Doğumgününde ne oldu biliyor musun? Saatlerce ağladın. Yeni yıla beraber girdiğin ve hepsine garip bir hayranlık beslediğin o insan grubu ise seni resmen orada bırakacaktı o halde. Hatırlamaman daha iyi belki de. Ben de hatırlatmayacağım. Bir şey dersem biliyorum ki arkadaşlığınızı bozmaya çalışan kıskanç eski arkadaş durumuna düşeceğim. Ama keşke hatırlasaydın o gece sana nasıl davrandıklarını.

Benim arkadaş tanımımda, arkadaşın isterse beş yüzüncü kez aynı şeyden bahsediyor olsun yine de dinlemek vardır. Ne olursa olsun arkadaşının yanında olmak, salaklıklarına göz yummak, gerekirse katılmak vardır. Yüz üstü bırakmak, komik bir tabir ama, kitabımda yoktur. Sen şimdi yaz, yanında bu kadar sevdiğin ve seni seven bir grup insanla yeni yıla girdiğin için ne kadar mutlu olduğunu. Benim asıl merak ettiğim, bu garip hayal dünyasından sıyrıldığında ne yapacağın. Çünkü her ne kadar sana inanılmaz değer versem de, arkadaşlığımızı pek çok şeyin önüne koyup, sabretsem de, bir gün ben de yeter diyeceğim. O zaman işte yalnız kalırsan, üzülürüm, ama bir yandan da bunu sen hak etmiş olacaksın, onu bil.

İyi bir insan olmaya çalışıyorum, iyi bir insan olmak istiyorum ve genelde de iyi bir insan olduğumu düşünüyorum. Ama herkesin bir dayanma limiti var, ve ben sadece ve sadece bir insanım. Söz konusu olan duygular olduğunda, arkadaşlık olduğunda evet bazen biraz fazla naif ve salağım ama bilirsin, tersim de kötüdür. Lisede yaşadık bunu, senin yine o insanlarla bağını koparman iki üç yıl sürerken, ben neredeyse bir ay içinde her şeyi koparmıştım bile. Yalnızlık beni korkutmuyor, yalnız olmak nefret verici bir şey evet, fakat en kötüsü insanlar sana gereken değeri vermezken, senin sürekli çabalaman. Arkadaşlık tek başına olmaz. İki kişi de çaba göstermeli, bir taraf kendini bir süre sonra vazgeçilmiş hissetmemeli.

Bunu buraya yazdım ki, bir süre sonra dönüp okuduğumda şu an hissettiklerimi unutmamış olayım. Her ne kadar zor gelse de, seni silmek zorunda kalırsam, belki bir derecede vicdan rahatlaması yaşarım ne bileyim.