31 Aralık 2011 Cumartesi

kova.

Uykum yok mu? Aslında var. Ama uyuyasım yok bu gece. İçimde çok garip bir his var, bütün hisler bir araya gelmiş de bayram ediyorlar gibi sanki. Aynı anda hem umutlu hem de umutsuzum mesela. Ama olsun. Belki de yeni yıla özgüdür bunların hepsi, kim bilir?

Anlamadığım şeyler var hayatımda. Mesela benim için gün be gün açık bir şekilde kötü olan bir insanı deliler gibi istiyorum. Neden? Ben de bilmiyorum. Çok self-destructive bir durum aslında.

Ne var biliyor musun blog? Ben aşık olmayı özledim. Durduk yere kendi kendime gülümsemeyi, birini sürekli düşünmeyi, düşündüğüm kişinin beni mutlu etmesini falan özledim işte. Ama kimse yok ki bana böyle hissettiren. Belki de insanın hayatta bir kere çıkıyordur karşısına öylesi, kim bilir?

Ben bilmiyorum o kesin.

Ama istiyorum da.

14 Aralık 2011 Çarşamba

(b)eşik.

Uyku eşiğini geçmeyi, hatta geçmeyi de değil, direkt kırmayı seviyorum. Belli bir saate kadar sürekli esneyerek, yorgun oturan ben, bu saati geçmeyi başarınca baya bay ayık kafaya ulaşabiliyorum işte. Bu gece bu güzel kafamla da oturup felsefe peypırımı yazıyorum mesela, bugün çeviri de yapmıştım, e bir de vakit kalırsa bir sayfalık ufak bir çevirim daha var ya ona bakarım ya da teori dersi sunumuma başlarım. Saat şu anda sabahın dört buçuğu ve benim yarın (bugün) ilk dersim tee sabah 10'da. Yarın (bugün) dersler bittikten sonra ise yapacağım tek şey eve gidip uyumak olacak, hem de yıllardır uyumuyormuşum gibi. Oh, mis. Uykusuz geçen uzun sürelerden sonra uyunan o mükemmel uykuyu istiyorum işte ben ya.

Neyse. Gidip peypırımı bitireyim o zaman ben, henüz 1/6 oranında tamamlanmış olsa da kendisi, en fazla 6 sayfa olsun dediğine göre, ben 5 sayfa yazsam da yeter bence. Evet.