7 Aralık 2010 Salı

omuzlamak.

Dünyanın yükü omuzlarında derler ya, hani omuzlar çökük yürürsün diye. Aslında aklındadır bütün o yük. Beyninde dönüp duran binlerce düşünce, sen nefes alamayıncaya dek sıkıştırır göğsünü. Özlersin, özlerim, özlüyorum, evet. Hem de çok. Uzaktan bakınca insanlar ne kadar küçük görünüyorsa, korkular da o kadar büyük görünüyor insanın gözüne. Her "seni seviyorum"da bir burukluk var sanki, bir "ama ya.." saklı söylemeye cesaret edemediğimiz, kendimize düşünme izni bile vermediğimiz.

ama ya sen beni bu kadar sevmiyorsan?
ama ya öylesine söylüyorsan?
ama ya kalbimi kırarsan?
ama ya bir daha hiç o kadar mutlu olamazsam?
ama ya seni kendimden uzaklaştırırsam?
ama ya sen beni kendinden uzakta tutarsan?
ama ya ayrılırsak?
ama ya uzaklığa dayanamazsak?
ama ya başkasına aşık olursan?

ama ya ben seni herkesten ve her şeyden çok sevdiğim için kafayı yemek üzereysem? senden başka kimseyle konuşmaktan eskisi gibi zevk alamaz olmuşsam? sensiz bir gelecek düşünmek bile istemiyorsam?

geçecek, bu günler de geçecek.
geleceğimiz, elbet bir gün gelecek.

sakin.
of.

4 Aralık 2010 Cumartesi

It's Al-right.

It's al-right, It's al-right, It's al-right, It's al-right,
It's al-right, It's al-right, It's al-right,
It's al-right, It's al-right, It's al-right...


No one's got it all...
No one's got it all...
No one's got it all...


Ne güzel demiş Regina Spektor. Regina Spektor'un sesi bir dünya olsa da orada yaşasam. Duygu dolu, isyankar, ama sağlam, insanı sarıp sarmalayıp güven veren bir dünya olsa. Hayaller kuran bir dünya, hayalleri yıkmaktansa...

Şarkının şu alıntıladığım bölümü bana umut veriyor ne zaman dinlesem. Kim her şeyi çözmüş ki ben çözeyim, değil mi? Her şey yolunda, olmasa da yoluna girecek. Girmese de... ne yapalım, sorun değil.

It's al-right.